Armeda kurucusu Kadir Biçer ile yapılan röportajda; Armeda’nın proje geliştirme süreçleri, mimari duruşu, yurt dışına açılma ve gastronomi sektöründe devam eden projeleri, gibi konular ele alındı.
– Şirketinizi kurmaya ne ilham verdi ve vizyonunuz zamanla nasıl gelişti?
– Yurt dışı seyahatlerim benim için ilham kaynağı oldu. Mesleki ilk ilhamımı İtalya’ya yaptığım seyahatim esnasında aldım. Şehirlerin ve binaların genel olarak korunması, köyden kente İtalyan estetiğinin kullanılması ve yaşatılması beni çok etkiledi. Kendi kültürlerini ve estetklerini konumlandırma ve sunma biçimleri de benim için sıradışıydı. Ayrıca tüm mekanlarda ve mobilyalarda ortalamanın üzerinde bir tasarım bilinci ve kalite söz konusuydu. O tarihten sonra biz neden daha iyi yapamıyoruz diye sorguladım.
1998 -2000 tarhleri arasında direktörlük yaptığım Hmy/Teknogon şirketinde ekiple birlikte çalışmayı, takım kurmayı öğrendim. firmanın Fransız Hmy şirketi ile yaptığı ortaklık ufkumu genişletti. HMY firmasının merkezinde yaptığım incelemeler, tasarım ve projelendirme sistem ve disiplininin nasıl yürütüleceğini ve bunun imalata nasıl senkronize edilmesi gerektiğini, ekipman ve teknolojnin önemini bana gösterdi.
Sonrasında yurtdışı fuarlarında karşılaştığım tasarım firmaları işe nereden başlamamız gerektiğini konusunda yol gösterici oldu. O zaman genel olarak tüm profesyonel tasarımlar yurt dışından geliyor ve onlar ilgi görüp geçerli oluyordu.
Biz neden yapamayalım diye düşünüp odağımı bu tür bir yapılanmaya çevirdim.
İngiltere seyahatlerim geleneksel kraliyet kavramının, imparatorluk ruhunun hala nasıl yaşatıldlığını kendi vatandaşına olan motivasyonunu, yabancılara karşı bir kültür olarak yüceltilmesini. dışa tanıtım ve pazarlamasının nasıl yapıldığını öğrendim.
Bu sayede Armeda’nın temelinde modern çizginin ötesinde coğrafyamıza ait kültürün ve zenginliklerin de kullanılması gerektiğine karar verdim.
– Şirketinizin temel kimliğini nasıl tanımlarsınız?
– Şirketimizin odağında tasarım var. Herşey bunun çerçevesinde gelişiyor. Ve ortaya çıkan tasarımı gerçekleştirmeye yönelik bir mekanizma söz konusu. Vizyonumuz çok yönlü olarak daha iyisini yapabilmek ve milletimiz için katma değer üretebilmek. Firmamız, düzenli eğitimler ve workshoplarla ekibini sürekli geliştiriyor. Bu sayede, her yeni proje bir öncekinden daha etkileyici ve yenilikçi oluyor.
– Şirketinizi piyasadaki diğer iç mimarlık firmalarından ayıran nedir?
– Biz müşteri odaklı bir firma değiliz. Son kullanıcı odaklıyız. Temel fark bu olmalı diye düşünüyorum. Gastronomi sektöründe, sosyal mekanlarda yoğunlaştığımız için, son kullanıcıya odaklı çalışmalar projelerin başarısını belirliyor.
Bunun yanında diğer önemli farkımız kurumsallık anlayışımız. İç mimarlık firmaları genellikle kişi isimleriyle ön plana çıkıyor. Armeda ilk kurulduğundan itibaren kurumsallığı hedefledi. Bizim anlayışımız isimler yerine firmanın çizgisinin ön plana çıkması. İsimlerin her zaman ikinci sırada gelmesini tercih ettik. Sonuçta tasarım ve üretim yaklaşımımızda bir takım çalışması var, kişilerin katkıları ne kadar fazla olsa da isimlerinin ön plana çıkmasını doğru bulmuyoruz.
– Şirketinizin tasarım felsefesini ve “tasarım düşüncesinin” projelerinizi nasıl etkilediğini açıklayabilir misiniz?
– Armeda’nın bir amacı var. Tasarladığımız ve hayata geçirdiğimiz mekanlar başarılı ve sürekli olsun istiyoruz. Bu amaç bizi daha profesyonel bir iş modeline yönlendirdi. İşin sırrı yukarıda bahsettiğim son kullanıcı odaklı tasarıma dayanıyor.
Biz öncelikle mekanı “satın alan, kullanan, hizmet alan, vakit geçiren” müşteriyi (son kullanıcı) düşünerek hareket ediyoruz. Müşteriyi (son kullanıcı) memnun ettiğinizde müşteriyi de (işvereni) memnun edersiniz.
Bunu gerçekleştirebilmek için son kullanıcıyı iyi tanımak, mekanın açılacağı bölgeyi iyi analiz etmek ve işletmenin sunacağı hizmet standartlarını etraflıca ortaya koymak gerekiyor. Bunun yolu da “marka konumlandırmasından” geçiyor.
Dört yıla yakın bir süredir, çalışmaya, tasarıma başlamadan önce marka konumlandırmasıyla başlıyoruz. Hedef müşteri potansiyeli, mekanın fiziki konumu, demografik yapı, bilimsel/sektörel araştırmalar ve özellikle son kullanıcı bazında yaptığımız empati ve değerlendirmeler “nasıl bir mekan olmalı” sorusunun cavabını işin başında veriyor.
Tasarımlarımızda ise markaya uygun temalar kullanmayı tercih ediyor, yine temaya uygun stilleri ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Bulunduğumuz coğrafyanın özünü ve temelini gözardı etmeden gelenekseli dışlamadan modern bir anlayışla hareket ederiz.
Bu da alışılmışın dışına çıktığımız anlamına geliyor.
– Tarih, sanat tarihi ve kültür tasarım yaklaşımınızı nasıl etkiler?
– Tarihimizle barışığız. Bizim için eski diye bir şey yok. Bin yıllık deseni veya bir objeyi, şekli kullanmakta beis görmüyoruz. Doğu bizim vazgeçilmez bir esin kaynağı. Kendi kültürümüzden beslenmek ve onu yaşatmak inanılmaz bir duygu bizim için.
Ayrıca geçmişe dönük sorgulamalarla, kesintiye uğrayan tasarım biçimlerinin “devam etseydi bugün nasıl nasıl modernize olurdu” mantığı ile hareket etmekten keyif alıyoruz.
– Şirketiniz için en önemli değerler nelerdir ve işinize nasıl yansırlar?
– Dürüstlük ve şeffaflık olmazsa olmaz. Tüm ilişkilerimize ve iletişimimize yansır…
– Birincil hedef kitleniz kimdir ve tasarımlarınızı, onların ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl uyarlıyorsunuz?
– Hedef kitlemiz yurt dışındaki gastronomi sektöründeki işletmeciler ve yatırımcılar. Bunların içerisinde yerli ve yabancılar var. Daha çok Almanya’dayız, sıklıkla restoranlar yapıyoruz.
Yurt dışında, Almanya’da çok kıymetli bir ortağımız var. Ticari olarak ve yurt dışında hareket kabiliyeti açısından bizi çok yukarılara taşıdı. Ortaklığımız aynı zamanda hedef kitlemizi anlamaya yönelik ciddi bir avantaj getiriyor.
Yurt içinde ise seçerek, değer üretmeye yönelik projeler alıyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında hedef kitle ihtiyaçlarına karşılık gelen projeler üretmeye çalışıyoruz.
– Müşterilerinizin gastronomi sektöründeki tercihlerini nasıl tanımlayıp anlıyorsunuz?
– Öncelikle işvereni iyi dinlediğimizi söyleyebilirim. Bu yüzden beklentilerini hedeflerini iyi anlıyoruz. Birlkte vakit geçirip tanımaya çalışır, sorularla ilerleriz. Sonrasında iş modeline yönelik son kullanıcı araştırmamız, marka konseptine yönelik çalışmamız başlar.
– Müşterileri rekabetçi bir pazarda çekmek ve elde tutmak için hangi stratejileri kullanıyorsunuz?
– Müşteri (işveren) bize güvenip tanıdığı için geliyor. Müşteriler (son kullanıcılar) ortaya çıkan mekan onlara hitap ettiği için geliyorlar. Sosyal medya kaynaklarını kendizimizi tanıtmak için kullanıyoruz. Ayrıca yaptığımız işlerle ilgili bültenler ve makaleler yayınlıyoruz.
– Tasarımlarınızın müşterileriniz için hem işlevsel hem de estetik açıdan hoş olmasını nasıl sağlıyorsunuz?
– Bunu başarmanın yolu öncelikle empati yapabilmek. Çoğu zaman tanımlanmış müşteri kimlikleri üzerinden senaryolar üretiyoruz. Örneğin Sultanahmet’te konumlandırlacak bir kebapçı için, farklı turist profillerini isimlendirip seyahat kararını alma noktasından itibaren mekandan ayrılmasına kadar farklı senaryolarla yola çıktık. Bunu genel olarak tüm projeşerimizde tekrarlıyoruz. Hedef kitlenin ihtiyaçlarını, beklentilerini, duygularını, yaşam biçimlerini, psikolojik ve sosyo ekomomik yönlenmelerini araştırarak analiz etmeye çalışıyoruz.
Tasarladığımız bir mekana müşteriden önce zihnimizde ve üç boyutlu modellerimizde defalarca girip çıkarız. Çalışma sürecinde farklı disiplinlerde ihtisas yapmış bir ekip kururuyoruz. Bu ekipte, işletmeci, marka uzmanı, grafiker ve içmimar tasarımcılar oluyor.
Marka üç boyutlu olarak ele alınıyor. Mekan konsepti, Ürün (yiyecek, içecek) konsepti, hizmet konsepti. Bütünsel bir “marka imajı” çalışması olarak sunuluyor.
– İhtiyaçlarını karşılama yeteneğinizi vurgulayan, müşterilerden gelen başarı öykülerini veya geri bildirimlerini paylaşabilir misiniz?
– Genelde yorumlara bakarız mekanla ilgili. Bir de tabii tercih edilebilir olması önemli. Fiziksel gözlemde mekanı kullanan müşterilerin yüz ifadelerine bakarız. Gerçek başarı öyküsü yüzlerdeki mutluluğu gözlemlemektir. İşletmenin sağlıklı biçimde devam edebilmesi ve hayatta kalması bahsettiğim üç boyutlu marka konseptinin (mekan, ürün, hizmet) çizgisini bozmadan, fakat esneme kabiliyetine sahip olarak istikrarlı bir biçimde sürdürüleblmesi ile ilgilidir.
– Hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda şirket için uzun vadeli vizyonunuz nedir?
– Hedefimiz büyük. Uluslararası bir tasarım stüdyosu, aynı zamanda kendi içinde farklı imalatları da barındıran bir endüstri ve uygulama firması olma hedefimiz var. Bunu da önümüzdeki günlerde şirketimizi dışa açarak paydaşlarımız ve yatırımcılaımızla gerçekleştirmeye çalışacağız.
– Sizi özellikle Alman pazarında genişlemeye motive eden düşünce nedir?
– Yurt dışında iş yapma fikri Almanya’dan önce İtalya, Fransa ve İspanya’da yaptığım iş gezilerinde filiz buldu. O zamanın Türk restoranlarının acınası halini görüp yaşayınca “birileri bu işe acilen el atmalı” diye düşündüm. Bu misyonda muhakkak biz de olmalıydık. Almanya pazarına ilk girişimiz yurtdışında mesleğini icra eden bir meslketaşımızın tasarım konusunda destek istemesiyle başladı. Onlarca mekan projesini karşılık beklemeden gerçekleştirdik. Sonrasında bu deneyimimizi Armeda olarak yaşatma ve ileriye götürme arzusu doğdu.
Almanya’da yaşayan ve aynı zamanda kadim dostum olan Mustafa Bey’le temas kurduk. Ortağımız otuz yıldır, gastronomi sektöründe satış ve uygulama yapan başarılı bir Türk iş adamı. Tasarımlarımızı ilk gördüğünde; “bunlar çok başarılı, buna benzer tasarımları yaptırabilmek için Almanya’da çok ciddi ücretler ödüyoruz ve uzun süre bekliyoruz” dedi. Biz de tasarım ve proje desteği vererek birbirimizi tamamlamış olduk. Pazara birlikte adım attık.
– Önümüzdeki yıllar için Almanya’da hangi hedeflere ulaşmayı umuyorsunuz?
– Almanya büyük bir pazar. Öncelikli hedefimiz kaliteli Türk restoranlarına imza atmaya devam etmek. İkinci hedefimiz şu an az da olsa Alman ve yabancı müşteri pazarımızı genişletmek. İngiltere ve Amerika da da projeler gerçekleştirmek istiyoruz.
– Tasarımlarınızı Alman pazarının tercihlerine ve düzenlemelerine uyacak şekilde nasıl uyarlamayı planlıyorsunuz?
– Pazarda yenilikçi ve konsept odaklı yapımızla yol aldık. Pazarın olmazsa olmazı sağlamlık ve kalite. Bunu gerçekleştirmek epey zaman ve kapitale mal oldu. Altıncı yılımızı tamamlamak üzereyiz. İlerlememizi yine ortağımızın deneyim, bilgi birikimine borçluyuz.
Bundan sonrası içinde inşallah yakaladığımız uyum ve sinerji ile birlikte ilerleyeceğiz.
– Bu genişlemede hangi zorlukları tahmin ediyorsunuz ve bunların üstesinden gelmeyi nasıl planlıyorsunuz?
– Çok farklı ve çeşitli projeler ile ilerledik. Şimdi daha dişe dokunur projelerle ilerlemek istiyoruz. Potansiyel arttıkça teslimat sürelerinde zorlanıyoruz. Bunu aşmak için mobilya ve servis kısımlarının imalatını kendi bünyemizde gerçekleştirerek tüm süreçlere hakim olmak istiyoruz.
– Gelecekteki projelerinizde sürdürülebilirlik ve yeniliklere uyum yeteneğinizi nasıl görüyorsunuz?
– Armeda bir okul gibi. Genç arkadaşlar kısa sürede burada sistemin bir parçası olarak yetkin bir şekilde sürece dahil oluyorlar. Bunu daha öteye taşıyabilmek ve desteklemek için kurum içinde eğitim çalışmalarımız var. Daha çok tasarım odaklı bir eğitim veriyoruz. Bunun yanı sıra kişisel gelişim programımız da var. Araştırmaya, malzeme bilgisine ve üretim yöntemlerine önem veriyoruz. Tasarımları ekip olarak yapıyoruz. Her projemizin bir içmimar yönetmeni var. İmalatı ve uygulamayı koordinatör desteği ile yönetiyor ve takip ediyor.
Başından sonuna kadar titizlikle takip olumlu sonuçlar veriyor. Geliştirerek ve esneterek ilelediğimiz bu iş yapma biçimi bizi geleceğe başarılı bir şekilde taşıyacak diye düşünüyoruz.
– İç mimaride hangi yeni eğilimler veya teknolojileri önemli buluyorsunuz ve bunları işinize/tasarımlarınıza nasıl dahil etmeyi planlıyorsunuz?
– Mesleğimizde alt yapı çok önemli. Belli başlı programları ve alt yapıyı özümsemiş yeni mezun arkadaşları ekibe dahil ediyoruz. Bu sayede kurum kültürümüzü özümseyerek çalışıyorlar. Tasarım sürecinde kültürel ve sosyal yetkinlik önem arz ediyor. Araştırmaya, öğrenmeye ve yaşamaya teşvik edip kurum içi eğitimlerle destekliyoruz.

– Şirketinizdeki kültürü nasıl tanımlarsınız?
– İyi insan olmaya, iyi ilişkiler kurmaya, kibarlık ve zerafete ihtiyacımız var. Şartlar ne olursa olsun bundan ödün vermemeye gayret ederiz. Bir de tabii ayaklarımız bu vatan toprağına basmalı ve burada yükselmeliyiz. Bu da kendi kültürümüze saygı duyduğumuz anlamına geliyor. Çevreye ve doğal olan herşeyin korunmasına duyarlıyız. Olabildiğince kaynakları verrimli kullanmaya, israftan ve gereksiz tüketimden kaçınmaya çalışıyoruz.
– Yeni ekip üyelerini işe alırken hangi nitelikleri arıyorsunuz?
– Tecrübe değil liyakat arıyoruz. Mesleğimiz için gerekli temel programları eğitim kurumlarında öğrenmiş olarak gelmeli. Üç boyutlu düşünme yetisine ve uzamsal zekaya sahip olmalı. Takım ruhuna uygun, tempolu çalışmaya hazır olmalı. Geri kalan profesyonel nitelikleri şirket kültürü içerisinde yaşayarak öğreniyorlar.
– Ekibinizin şirketin vizyonu ve değerleriyle uyumlu kalmasını nasıl sağlıyorsunuz?
– Şirket kültürümüzde müşteri ilşkilerinden, tedarikçi ve imalatçı iletişimine kadar yapısal olarak bir tarz ve yöntemimiz var. Olan biteni şeffaf olarak görüp yaşıyorlar. Ayrıca paylaşıma, bilgi ve tecrübe aktarımına açık bir yapımız var. Genel olarak arkadaşlar bu yapıya uyum gösterebiliyor ve temsil yönünden de başarılı olduklarını söyleyebilirim.
– Çalışanlarınız için ne tür mesleki gelişim fırsatları sunuyorsunuz?
– Araştırmaya ve sürekli öğrenmeye teşvik ediyoruz. Yüksek lisans yapmalarını, yabancı dil öğrenmelerini veya geliştirmelerini destekliyoruz. Verdiğimiz eğitimler mesleklerini başarı ile icra etmede katkıda bulunuyor.
– Ekibinizdeki yaratıcılığı ve yeniliği nasıl teşvik ediyorsunuz?
– Ekip arkadaşlarımız şu an hangi stillerin, renklerin, biçimlerin ve anlayışın geçerli olduğu konusunda duyarlıdır. Bunun sırrı kişisel araştırmaların yanısıra takım çalışmasından geçiyor. Her projede bir arkadaşımız başından sonuna kadar görev aldığı halde tasarım, modelleme ve projelendirme safhalarında ortak hareket edebiliyoruz. Bu da ekipte bir kişinin bildiğine ve gördüğüne herkesin vakıf olabildiği anlamına geliyor. Yaratıcı düşünce tasarım odaklı hareketin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Tasarımı sistematik bir hale getirdik.
Süreçte başlangıçtan itibaren adım adım neler yapılacağı, hangi yöntem ve usüllerin takip edileceği bellidir. Bu sistem ekibimizi cesaretlendirp motive ediyor. Bir de üretken bir yapıya sahibiz. İş potansiyeli düşmeye başlasa dahi kendimize proje üretmeye devam ederiz.
– Müşteri ile yeni bir proje başlatma sürecinizden bahsedebilir misiniz?
– Müşteri genel olarak var olan mekanını yenilemek yada yeni bir mekan kurmak için bize gelir. Son yıllarda marka olmak için de tercih ediliyoruz. Titiz bir teklif hazırlarız. Burada ayrıntılarıyla yapılacak işin içeriği, süresi ve ücreti yer alır. Onay alındığında marka konumlandırma ve tasarım süreci başlar.
Etraflıca bir rapor hazırlarız. Bu raporda markanın kimliği ile ilgili tanımlar ve detaylar yer alır. Markalaşma sürecinde tanıtım ile ilgili yapılacak çalışmanın alt yapısı da bu raporda yer alır. Sonrasında tasarım hazırlanır ve üç boyutlu sunumlar yapılır.
Mekan üç boyutlu perspektifler ve bazen video desteği ile anlatılır. Devamında projelendirme ve uygulama başlar. Bazen sadece konunmlandırma ve konsept hizmeti de verdiğimiz oluyor.
İşin hizmet boyutunun algoritmasını yazıp açıklayıp yönlendirmeler yaparız. Marka tutundurma sürecinde işletme yönetimini ele alıp belli bir kıvama kadar getirebilen birlikte çalıştığımız deneyimli, pofesyonel, eğitmli çözüm ortaklarımız da var.
– Bir proje boyunca müşterilerinizle net iletişim ve işbirliğini nasıl sağlıyorsunuz?
– Orta ve büyük ölçekli işletmelerde veya zincir projelerde, koordinatör veya işletmeci ile çalışmayı tercih ederiz. Bu sayede profesyonel iki takım iletişim sorunu yaşamaz. Ofiste ve sahada belli aralıklarla işveren veya temsilcisi ile yaptığımız toplantılarla ilerleriz.
– En zorlu projelerinizden biri ne idi, ve ekibiniz zorlukların üstesinden nasıl geldi?
– Bizim için proenin zorluğu değil müşterinin (işverenin) zorluğu söz konusu olur. İşveren bilinçli ve profesyonel ise proje kolaylaşır. Ya da profesyonel veya bilinçli olmadığı durumlarda ekip halinde çalışmamıza güvenerek hareket ederse proje başarıya ulaşır.
Yıllardır sistematik haline gelmiş proje, uygulma, muhasebe, satın alma vs. birimlerin uyumlu çalıştığı bir işletme modelimiz var. Müşteri tarafında da karşılığı olan profesyonel bir yapı olduğunda iş kolaylaşır. Müşteri tarafında liyakatsiz çalışanlar, konumundan öte yetki kullanmaya çalışan personel, en önemlisi işi bilmeyen ama biliyormuş gibi yapan yöneticilerle çalışmak, zorluk ötesinde neredeyse imkansızdır.
– Bir projenin başarısını tamamlandıktan sonra nasıl ölçersiniz?
– İşletme için tutunma sürecinin sağlıklı bir şekilde atlatılması, ticari tatmin ve son kullanıcı memnuniyeti.
– Her projeden bir şeyler öğrenmek ve hizmetlerinizi geliştirmek için ne tür geri bildirim mekanizmalarınız var?
– Geri bildirim direk olarak işverenden ve son kullanıcıların yorumlarından gelir. Bunun yanı sıra marka konumlandırması bir süreç. Konseptin hayata geçtikten sonra takip edilmesi bir süreç. Gerçekleştirdiğimiz projelerde takibimiz ve desteğimiz devam ettiği için ekip olarak mekanı deneyimleme ve gözlemleme olanağımız oluyor. Bu da bizim için çok verimli bir yorumlama ve değerlendirme fırsatı oluşturmaktadır.
Armeda