Almanya ve Fransa sınırında yer alan Kehl şehrinde, eski Türk hanlarının büyüleyici atmosferini modern bir dokunuşla harmanlayan özgün bir et lokantası projesi KHAN. Bu proje işletmeye, hem bölgede özgün bir kimlik kazandırmayı hem de kurumsal bir imaj oluşturmayı hedefliyor. Aynı zamanda bir mekan kurgulanırken bir hikayeden yola çıkmanın önemini de ortaya koyuyor.
Marka Hikayesi: Bir Zamanlar Anadolu’da…
KHAN markasını, köklerini Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan kadim kültüre, geleneksel Türk hanlarına dayandırdı. Yüzyıllar boyunca yolcuların dinlendiği, yemek yediği ve farklı kültürlerin bir araya geldiği bu hanlar, sadece bir konaklama yeri değil, aynı zamanda o dönemin ticari, sosyal ve kültürel merkezleriydi. KHAN, sadece bir yemek mekânı değil, kültürel bir deneyim merkezi olarak kendini konumlandırdı. Tarih sayfalarında kalmış han kültürünü gastronomi ile harmanlayarak müşterilere unutulmaz bir deneyim sunmak; kültürel hikâyelerin ve deneyimlerin önem kazandığı günümüzde, tarihsel bir temayı modern bir işletme modeli olarak uygulamak düşüncesi “KHAN” projesine hayat verdi.

KHAN’ın hikayesinin özü, sadece lezzetli yemekler sunan bir mekan olmaktan öte, zengin bir kültürel mirasa sahip olan Türk hanlarının ruhunu günümüzde yaşatması. Sadece Türk kültürünün tanıtımına katkıda bulunmakla kalmayıp, aynı zamanda kültürel çeşitliliğin benimsenmesine de olanak tanıyacak bir hedef gözetmekte. Mekanın tasarımında da hanların sıcak ve samimi atmosferi, ahşap detayları, taş döşemeleri ve büyük sofralarıyla yeniden canlandırıldı.
Mekanın Tasarımındaki Hikaye:
Ahşap ve taşın buluşması: Tıpkı eski hanlarda olduğu gibi, mekanda ahşap ve taşın doğal dokusu ön plana çıkarıldı. Bu malzemeler, hem sıcak ve samimi bir atmosfer yaratıyor hem de mekâna otantik bir hava katıyor.
Açık mutfak konsepti: Mutfak, müşterilerin gözleri önünde yer alacak şekilde kurgulandı. Bu sayede müşteriler, etlerin pişirilme sürecini izleyebiliyor ve tazeliğinden emin olabiliyorlar. Bu durum, Türk mutfağının doğallığı ve lezzetine olan güveni vurguluyor.
Metal detaylar: Mekanda kullanılan metal detaylar, modern bir dokunuş katarken, aynı zamanda hanların güçlü ve dayanıklı yapısını çağrıştırıyor.
Aydınlatma: Loş ve sıcak ışıklandırma, mekanın samimi atmosferini güçlendirmek için tercih edildi. Özellikle şömine başındaki oturma alanında kullanılan aydınlatma, hanlarda yaşanan sıcak ve samimi sohbetlere gönderme yapıyor.
Menüdeki Hikaye:
Menüde, geleneksel Türk mutfağının lezzetleri, modern bir yorumla sunuluyor. Özellikle et yemekleri, taze ve yerel malzemelerle hazırlanıyor. Tandırda pişirilen etler, kebap çeşitleri ve mezeler, müşterilere unutulmaz bir lezzet deneyimi sunuyor. Menünün yanı sıra, Türk çayının eşsiz lezzeti ve geleneksel tatlılar da mekanda bulunuyor.

Marka Hikayesinin Gücü:
KHAN’ın İpekyolu’nda bir yolculuk hikayesinde, müşterilere sunulan her tabak, sadece lezzetli bir yemek değil, aynı zamanda bir kültürel deneyim. Müşteriler, yemek yerken aynı zamanda geçmişe yolculuk yapıyor ve Türk kültürünün zenginliğini keşfediyorlar. KHAN geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan Türk hanlarının sıcak ve samimi atmosferini modern bir şekilde yorumlayarak müşterilerine sunuyor. KHAN’ın hikayesi, bir işletmenin sadece ürün veya hizmet satmaktan öte, bir hikaye anlatarak müşterileriyle duygusal bir bağ kurmasının önemini gösteriyor. Bu sayede müşteriler, sadece bir ürün tüketmiyor, aynı zamanda bir deneyimin parçası oluyorlar. KHAN marka hikayesi sayesinde bölgede özgün bir kimlik kazanmış bir kültür elçisi olarak görev yapıyor.
Armeda